Benden neler olurdu? Yaşımın 24 olmasına rağmen bugün hala bu soruyu kendime soruyor ve kesin olarak yanıtlayamıyorsam bir şeyler yanlış demektir. Ben 13 yaşımda denizciliği seçtim ve 14 yaşımda bu eğitimi almaya başladım. Oyuncaklarımı henüz elimden atmış, kendimi tanımaya başlamıştım. Seçim nedenlerim geniş iş imkanı ve alınan yüksek maaşlardı. Bazen bir kısım üniversite mezunu işsiz arkadaşıma bakınca Doğru tercih yapmışım galiba diyorum. Bazen de işini severek yapan birisinin muhakkak başarılı olacağını düşünüyorum. Çünkü işinin ustası olacaktır ve bir şeyin ustası olmak ancak o işi sevip, sürekli ilgilenerek mümkündür.
Bugün kendimi 13 yaşımdaki halime kıyasla daha iyi tanıyorum. Başarılı bir denizci miyimdir bilmiyorum ama çok iyi bir gazeteci olabilirdim ya da bilgisayarla ilgili bir iş dalında oldukça ses getirebilirdim. Yalnızca generallerden oluşan bir orduya benzettiğim senfoni orkestrasında, elime bir şeyler alıp güzel nağmeler çıkartabilirdim.
Yolunuz ikiye ayrıldığında yolun birini ya da diğerini seçmelisiniz. Ama neye evet neye hayır? Niye evet, niye hayır? Verdiğiniz karar size ne getirirse getirsin, yalnızca sizin kararınızdır ve bu kararlar sizin hayatınızı oluşturur.
Unutmayın,
Yaşadığınız bir hayatı, tanrı bile sizden geri alamaz.
Başlığı ve son cümlenizi yanlışlıkla yazdınız galiba ‘Almaz’ yazsaydınız cümlenin doğruluğunu sorgulayabilirdim.
Sn. Buse Çakır,
Hayır yanlışlıkla değil, bilerek yazdım.
Saygılarımla
Bence çok doğru. Yaşadığınız hayatı tanrı bile elinizden alamaz. Çünkü yaşanmıştır ve tanrının rızası ile olup bitmiştir her şey.
Kesinlikle sizinle aynı görüşlere sahibim.
[Tuzla, 2012 senesi, 12nci Aralık ayının 10uncu Pazartesi günü, saat sabah beşe yirmi kala]
“Unutmayın” kelimenizden sonrasını okumadığımı farz ederek, aşağıdaki yazının yazılmasına neden olduğunuz için teşekkür ederim.
Yakup Korkmaz
—
“Hadi Allah kolaylık versin!” deyip kesmek ne kadar kolay olurdu benim için.
Ne için “kolaylık” diledim?
Yazınızda “sonuç” gibi duran, yaşınıza bakıldığında “başlangıç” olduğu anlaşılan sorumluluklarınızın alanını saptamanızda kolaylıklar ve hayırlar diledim!
Genç omuzlar daha fazla yük taşır. Daha fazla sorumluluğun altına girmeniz, farklı nedenlerle ertelediğiniz “şey”leri ertelememeniz için kolaylıklar diledim!
Ayrıca;
Yapabileceklerinin sınırını bilen, son seferine çıkan gemiyi kaçıran ve buna da “bir köşede oturup emekliliğinin keyfini sürmek” diyen, tembelliği tıpkı nezle gibi iliklerinde hisseden bir ihtiyar olarak, tüm gençlerden özür diliyorum!
Bundan otuz sene önce sırf macera olsun diye (Hadi itiraf ediyorum; Hem gcezeyidum, hem da para kazaniydum.) denize çıktıktan sonra mesleğini bilmediğini, bu konuda yalnız da olmadığını, bir kaç değil birçok terslik olduğunu fark eden ama düzeltmek için bir şeyler yapmak yerine:
# “vah vah, ne kadar kötü bir durum bu yahu” diyerek kafasını gömen ve kendinden başkasını görmeyen,
# “böyle gelmiş böyle gider” demekten başka bir şey yapmayan, ta ki yirmi sene sonra
# “hep başkalarının verdikleri ile yetinenler, verenler ekmeği kesince boş çuval gibi yere yığılana” kadar bir (buraya yeşillikten tutunda kesilip sararan ağaca kadar her kelimeyi yazabilirsiniz) olarak yaşamış”,
# “şimdilerde ise sesini duymak istemeyen kendi gibi (buraya yeşillikten tutunda kesilip sararan ağaca kadar her kelimeyi yazabilirsiniz) olarak yaşayan kişilere ulaşmaya çalışan yaşlı bir denizci olarak;
Tüm gençlerden, denizci ya da değil, tüm gençlerden özür diliyorum!
Allah sizi altmışında gençlerden özür dileyenlerden yapmasın!
Amin!
Sn. Yakup Korkmaz,
Ben teşekkür ederim ancak yazımın tamamını okumanızı ve daha sonra da düşünmenizi tercih ederdim.
Saygılarımla
Aybars Oruç
Başlıkta ve son cümlenizde yazdığınız ne anlamda yazdınız bilmiyorum ama ne olursa olsun günahtır,yanlışlıkla yazdınız sanmıştım.
Merhaba,
Yanlışlıkla yazmadığımın altını önemle çizerim. 100 defa da olsa aynısını yazardım. Benim herkes tarafından “anlaşılma” takıntım yoktur.
Sevgili Aybars,
Güzel yazmışsın. Bırak, dileyen dilediği gibi değerlendirsin.
Yaşadığımız her deneyim, çoğu zaman yaşayacak olduğumuz yeniliklere yol açar. Sadece mesleki açıdan değil; kimi zaman öyle bir seçim yapman gerekir ki, varlığını adadığın konu, seni, hayatının farklı bir evresine taşıyacaktır. Bu kaçınılmazdır. Dolayısıyla kendini adadığın tek olgu “Başarı” olsun. Hırslı ve yenilikçi ol!
Medyada tam yerinde söylenen ve dolaşan bir söyleşi var;
Savcı : El Salvador’da ne yapıyordun?
Che Guevara : Tenimi bronzlaştırıyordum.
Savcı : Peki binayı neden havaya uçurdun?
Che Guevara : Güneşimi kapatıyordu!
İtiraf etmek gerekirse, bu, şahsıma yönelik her konuya dair idol olarak belirlediğim bir söz olmuştur. Sen de kullan…
Diğer yandan “Aile en önemli servettir.” diye bir söz var. İnanma… Aileni (anne, baba, kardeşini vs.) sev, ama kendi yaşamını baz al. Kimseye muhtaç durumda kalmamak için bütün silahlarını kullan. Sonuçta tekrar kendi başına kalacaksın. Ve elbette ki, yaşamın sana sunduğu bütün tatları, tarihin akışına en derin kazıyacak şekilde yaşa! Öyle ki geçmişe dönüp baktığında, “Şunu yaptım ama ‘keşke’ şu şekilde yapsaydım…” demeyesin. İyi kararları aldığına ve her daim alacağına inancım sonsuz. Evet, doğru tercih yapmışsın, doğru tercihleri yapıyorsun. Asla kendini kısıtlama…
“Kendini suyun akışına bırakma, radikal ol ve suya Sen yön ver!”
Başarılar
Değerli Burak Abi,
Son zamanlarda okuduğum en güzel yorumu yazmışsın. Çok teşekkür ediyorum.
Selamlar